Merhaba, bloğuma hoş geldiniz 🙂
Bugün sizlere sevdiğim yazarlardan olan Stefan Zweig’in korku adlı eserinden bahsedeceğim. Stefan Zweig benim için ayrı bir öneme sahip özellikle son altı ayda hayatı ve eserlerindeki çözümlemeler ile beni derinden sarsıyor. İkinci Dünya Savaşı döneminde kaleme alınan eserler özellikle psikolojik ve intihar ile ilgili ne kadar eser varsa dikkatimi çekiyor. Bu arada Emile Durkheim İntihar adlı eserini de yakında yorumlayacağım. Takipte kalın canlar 🙂 Psikoloji denildiğinde kuşkusuz Freud gelir akla ve Zweig’de Freud’dan etkilendiğindi neredeyse her eserinde göz önüne seriyor. Kurgu, dil şahane…
Stefan Zweig korku eserinin konusu: Bayan İrine burjuva sınıfında olan her isteği yerine gelen bir kadındır. Eşi avukatlık yapar ve çocuklarıyla ilgisi yok denecek kadar azdır. Durgun bir hayat süren İrine bir gün kendisini genç bir piyanistin kollarında bulur. Ne varki bu kaçamaklarda günlük işlerinin rutini haline gelir. Aslında sevmediği, en ufak bir duygu hissetmediği bir adamla kaçamak bir hayat yaşamak az da olsa İrine’nin hayatına hareketlilik katmıştır. Bu kaçamak esnasında bir gün, bir kadın İrine’yi gördüğünü eğer para vermezse her şeyi ailesine açıklamakla tehdit eder ve İrine parayı verir. Piyanistle görüşmesini keser. Her hafta para istemek için gelen kadın İrine’nin korku sebebidir. Kadın en son İrine’nin yüzüğünü fidye olarak alır ve İrine yüzüğünü almak için çalışır. Bu sırada kocası şüphe belirtisi göstererek İrine’yi itirafa zorlar. Ama İrine diretir söyleyemez, farkettiği aslında kocasını ve çocuklarını o ana kadar tanıyamadığı, nelere karşı tepki verir bilmemesi onu derinden üzer. Her an korku içinde yaşayan İrine yüzüğünü alamayacağını anlayınca intihara kalkışır. İşte o esnada kocası onu eczanede kolundan tutar ve oldukça sinirlidir. Aslında her şeyin bir oyun olduğunu söyleyip konusunu burada bitirmek istiyorum. 😀
Kitabı bir solukta okudum. Bittiğinde cidden yok artık dedim. Kurgu şahaneydi gerçekten konudan merak ettiyseniz mutlaka okumanızı öneririm. Kendi içimizdeki korkuları sorgulamamıza neden olan ve aslında en önemlisi davranışlarımızla kendimizi kandırdığımızı ortaya çıkaran bir yapıt…
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı:70
Türü: Hikaye
Fiyatı: 8 TL
Sizlerin sevdiği hikaye yazarları kimler? Korku adlı eseri okudunuz mu benimle yorum olarak paylaşın lütfen! Bloğumu beğendiyseniz instagram, facebook ve Google plus ile takip ederek yeni yazılarımdan haberdar olabilirsiniz. Yazımı beğendiyseniz sosyal medya üzerinden arkadaşlarınızla paylaşırsanız çok sevinirim. Kendinize çok iyi bakın, hoşçakalın 🙂
13 yorum
Irvin Yalom’u kitaplarını cok severim bende. Tavsiye ederim psikoloji tarzı seviyorsun. Korku romanını da çok merak ettim . En kısa zamanda okumak istiyorum.
Irvin Yalom okumadım hiç ama not ettim 🙂 Umarım seversiniz, sevgiler 🙂
Vayy Emile Durkheim falan hep benim alanım sosyolog olunca 🙂 güzel kitaplar okuyorsun 🙂
En sevdiğim derslerden biridir sosyoloji :)) Teşekkür ederim canım 🙂
Bu yazarın hayatını okuyunca gerçekten çok etkilenmiştim ama. Nedendir bilmiyorum ama kitaplarından bir kaçını okuyamıyorum. Çünkü korkuyoruuumm.. 🙁
Yazarın kalemi oldukça başarılı bir yerden başlamanızı tavsiye ederim 🙂
Konusu itibariyle gerçekten çok ilgimi çekti. Stefan Zweig in hic bir kitabını okumamıştım. Bu kitap yazarı tanımak açısından iyi bir başlangıç olacak benim için. Bu guzel anlatımın için ve tavsiyen için çok teşekkür ederim. Saygılarımla. Vesselam…
Yazarla tanışmanızı şiddetle tavsiye ederim, akıcı bir kalemi var. Teşekkür ederim yorumunuz için 🙂
Ya cok merak ettim aklimda olsun okumaliyim öpüyorum
Seveceğini düşünüyorum kelebeğim :))
Bu yazarı çok beğenirim ben…
Ben de çok severek okurum…
Merhabalar,
Avusturyalı roman, tiyatro, biyografi yazarı Stefan Zweig’i ilk olarak ”Satranç” kitabıyla tanımıştım. ‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romanını da dün itibariyle bitirdim. ”Olağanüstü Bir Gece”, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimini anlatmaktadır. Romanda beni en çok etkileyen cümle şu iki cümle olmuştu:
-Kendisini bulmuş olan insan dünyada hiçbir şeyi kaybetmeyecektir. Kendi içindeki insanı kavramış olan insan ise bütün insanlığı anlayacaktır.
-Ne var ki bu satırları zaten sadece kendim için yazacaktım ve kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim hiç yoktu.
‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romandan altını çizdiğim, en sevdiğim yirmi alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/olaganustu-bir-gece-romanindan-muhtesem-20-alinti/
Umuyorum ilgiyle okursunuz,
edebiyatla ve sağlıkla kalın.