Merhaba, bloğuma hoş geldiniz 🙂
Bayramın son günü sevdiceğimle günübirlik geziye gitmeye karar verdik. Bunun için tercihimiz görmeyi çok istediğimiz Kapadokya’dan yana oldu. Adeta masal şehri insan gittiğinde hayallerini zorluyor. Turdan bahsetmişken hemen hangi firmayı tercih ettik, deneyimlerimiz nasıldı onlardan bahsedeyim. Bloğumu takip edenler bilir gezme aşkımı nerede uygun fiyatlı fakat kaliteli hizmet veren firma varsa mümkün olduğunca araştırırım. Araştırmalarım sırasında Gezgin Tur’u buldum ve hemen iki kişilik rezervasyon yaptırdım. Günübirlik olduğu için sabah gidip akşam döndük. Durakları Kızılay Avm önü ve Armada… Sabah kahvaltısı, rehber eşliğinde gezi, öğle yemeği, araç içi ikramları vs. oldukça iyiydi. Günübirlik gezi düşünürseniz Gezgin Turu tavsiye ederim.
Ankara’dan çıktıktan sonra ilk durağımız Tuz gölü oldu. Tuz gölü Konya ve Akhisar’ın kesiştiği bir yerde ve oldukça büyük. Ayrıca ülkemizdeki Tuz ihtiyacının %40’ı bu gölden elde ediliyor. Biz normalde bir göl beklerken kuru tuz yolu karşımıza çıktı. Su o kadar çekilmişti ki göl daha iç kısımlarda kalmıştı. Fotoğraf çekildik sevdiceğimle ve kısa molanın ardından Nevşehir’e doğru yola koyulduk. Bu arada Tuz gölündeki işletmelerin gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. (Hatta Kapadokya’nın da) Sonuçta insanlar merak ettiklerinden ve güzel vakit geçirmek için tercih ediyorlarsa turistik yerlerde işletme konusunda daha hassas olması gerekiyor bence…
Tuz Gölünden sonra Nevşehir’e doğru hareket ettik. Kapadokya’ya geldiğimizde ilk durağımız Uçhisar’da bulunan Güvercin vadisi oldu. Güvercin Vadisi Göreme ve Uçhisar arasındaki en geniş vadi ve manzarası fotoğraflarda göreceğiniz üzere şahane… Adından da anlaşılacağı üzere bu vadide gerçekten güvercinler yaşıyor ve eskiden haberciliği sağlarken hem de ilk çağlarda yaşayan insanların kentte yazdığı ve resmettiği duvarları aydınlatmak için güvercin yumurtasının akından yararlanıyorlarmış. Çok ilginç ve mantıklı geldi bize doğrusu… Hem hediyelik eşya satan yerler, bolca dilek ağacı var. Tabii kara dut şerbetini almadığıma pişman olduğum bir yerdir 😀 Tadı enfes ve o sıcak havada soğuk olduğu için çok iyi gelmişti zaten şansımızdan hava çok sıcaktı 😀 Normal giydiğimiz kıyafetler Nevşehir’de yakınca geleneksel tişört alıp giyelim ve yolumuza devam edelim dedik 😀 İyi ki de öyle yapmışız. Sütle kavrulmuş kabak çekirdeğini övseler de biz normal kabak çekirdeğinden bir farkını göremedik hehe 😀 Hindistan cevizli çikolatalı drajelerini beğendiğimi söylemeliyim.Ama giderseniz şerbetsiz dönmeyin almadığıma bin pişmanım işin kötüsü başka yerde de göremedim.
Uçhisar Kapadokya’ya tepeden bakmayı sağlayan çok güzel bir alan ve gelen ziyaretçiler için yürüyüş notası belirleyen kırmızı alanlar var. Eğer bu rotadan çıkarsanız yürüdüğünüz yeri takip etmek zorundasınız. Bizim vaktimiz dar olduğundan ve her yere randevu sistemi ile gittiğimizden Uçhisar kalesine gidemedik ama gitmenizi tavsiye ederiz. Dışarıdan çok güzel görünüyor ve Uçhisar kalesine giriş ücretleri 6,5 TL imiş…. Bu kalenin arsından Erciyes Dağı’nı görmek de mümkün ve karları da görebiliyorsunuz.
Güvercin vadisinden sonra durağımız Göreme oldu. Göreme’nin eşsiz manzarası büyüledi bizi. İnsan bakmalara, hayaller kurmaya doyamıyor. Bir de yanınızda sevdiceğiniz varsa daha ne olsun efendim. 😀 Göreme yolu üzerinde develerle fotoğraf çektirdik. Fotoğrafta çaktırmamaya çalışsam da epey korktum çünkü deve insanın gözlerinin içine bakıyor kendimi ufacık hissettim hehe 😀 (Normalde de ufacığım uzun değilim çaktırmayın 😀 ) Göreme’de açık hava müzesini gezmenizi öneririm. Buradan peri bacaları görülüyor ve tarihte Fransa Kralı’nın elçileri bu yerleşim alanlarında peri olduğunu düşünmesinden kaynaklı adı da peri bacaları olarak kalmış. Göreme ayrıca Unesco Dünya Miras’ları arasındaymış. Göreme’de gezilmesi gereken yerlerden biri de Karanlık Kilise ve Çarıklı Kilisesi…. Biz yine vakit dar olduğu için uğrayamadık. (Günübirlik gezilerin tek sıkıntısı istediğiniz yeri doya doya gezemiyorsunuz. )
Göremeden çıktıktan sonra Paşa bağ vadisine uğradık. O nasıl bir doğal güzelliktir. Düşünsenize doğadaki lavların patlaması sonucu eşsiz, birbirinden çok çok farklı güzellikler doğuyor. Biriciklik insandan çok doğada var, bence bu kadar net! Ki zaten insanların bunu kıskandığından her şeye çamur attığını düşünüyorum. Her neyse konuyu dağıtmıyorum. 😀 Paşa bağ vadisinde ata binebilirsiniz zaten Kapadokya güzel atlar şehri olarak geçiyor. Tarihimizde de atların önemini bilmeyen yoktur. Mantar şeklinde birçok peribacası görebiliyorsunuz. Hatta bir fotoğrafımda başımda şapka var gibi çıkmış 😀 Sevdiceğimin ince görüşlü objektifi diyorum ve tebrik ediyorum hehe 😀 Benzer bir fotoğrafta ben çektim ama neyse başımızdan mantarlar fırlıyor gibi zaten fotoğraflarımızda 😀
Kapadokya’da aynı zamanda üzüm üretimi yapılıyor ve Turasan Şarap fabrikasında şarap elde ediliyor. Bu şaraplar kaya sıcaklığına göre yapılıyormuş. Biz Turasan’dan sonra hemen alt kısımda bulunan Asmalı Konak’a gittik. Ortaokulda çekilen Asmalı Konak dizisinin çekildiği yeri görmek oldukça keyif vericiydi. İçerisinde müze var ve konağın her yerini gezebiliyorsunuz. Asmalı Konak giriş ücreti kişi başı 3 TL… Bu arada Kapadokya’da Han Restoran’da ağırlandık ve çok temiz, yemekleri lezzetli… Olmazsa olmaz magnetlerimizi aldık. Bu arada kendi evimize özel magnetler de seçtik tabii ki hedef dolabımızın üzerini doldurmak 😀 Atlamak istemediğim bir nokta ise çanak çömlek yapımıydı. Ali Usta’nın yerinde Ali Usta bize çanak çömlek yapımını hem anlattı hem gösterdi. Çanak çömleklerin içerisinde hiçbir kimyasal bulunmadan yapılıyor ve Kapadokya çömleklerinin kapağı olmuyor. Yapılsa bile tutucu kimyasallar olmadığından dolayı çatlıyormuş. Ali Usta’nın yerinde en sonunda yumurta pişirmek için özel çömlek vardı. Çömlekte kendi ısı ve yağı ile yumurta pişiyor ve gösterdiklerinde epey canımız çekmişti 😀 Biz de en sonda alışveriş yaptık, güveç, çömlek aldık sevdiceğimle eve geldiğimizde yumurta mı yesek diye de konuşmadık değil. Çok lezzetli oluyor efendim mutlaka alın. Balona sabah binildiği için yetişemedik ama tekrar gelmeyi planladığımızdan bir sonraki hedefler arasında… 🙂
Oldukça uzun bir yazı oldu buraya kadar okuduysanız tebrik ediyorum ve çok teşekkür ederim. Bizim Kapadokya seyahatimiz bu şekildeydi. Umarım fikir verebilmişimdir. Bloğumu beğendiyseniz “takip et” butonundan, instagram, facebook ve Google plus ile takip ederek yeni yazılarımdan haberdar olabilirsiniz. Yazımı beğendiyseniz de arkadaşlarınızla sosyal medya üzerinden paylaşırsanız çok sevinirim. Hoşçakalın 🙂
16 yorum
Sevgiler , gezinizde, yazınızda, t-shırtünüzde şahane.
Çok teşekkür ederim zaman ayırıp okuduğunuz için 🙂
Bende turla gitmistim ayni yerlere gitmişiz guzel masalsi bir yer fakat hic yesillik yok yasayamam ben burda diye dusunmustum resimler harika canim sevgiler
Yeşil alan konusunda çok haklısın kelebeğim fakat estetik olarak güzel bir şehir olduğunu düşünüyorum. Tatilde belki tercih edilir fakat yaşama konusunda ben de aynı fikirdeyim :)) Çok sevgiler ablacığım :))
Kuzum tesadüf bu ya 😀 Ben diyorum ama birbirimize benziyoruz diye sen gezmek istersen söyle bana gezelim olur mu hiç çekinme 😀 Harika bir zaman geçirmişsiniz ne güzel
Ben hep gezmek istiyorum kuzummm hehe 😀 Sen müsait oldukça bana çıtlat gezelim 😀 Teşekkür ederim bebeğim 🙂
Ne iyi etmişsiniz. Yıllar önce kısa bir ziyaretim olmuştu. En kısa zamanda tekrar gitmek istiyorum ben de.
Çok güzel yerlerden biri bence 🙂
Maşallah size 🙂 Çok güzel bir gezi olmuş canım ben de yıllar önce gitmiş ve sevmiştim.
Çok teşekkür ederiz bitanemm :)) Gerçekten büyüleyici bir yer :))
Harika bir post olmuş canım bende kısa zamanda Anamur tatilimi yazacağım 🙂
Merakla senin yazını da bekliyorum canımm :))
Bayıldım kesinlikle gidip görmeliyim , emeğine sağlık canım
Mutlaka görülmesi gereken yerlerden canımm :))
Çok beğenmiştik biz de oraları, keyfini çıkar hep Meryemcim 🙂
Çok teşekkür ederim ablacığımm :))