Merhaba, bloğuma hoş geldiniz 🙂
Üniversite tercih dönemlerinde nedeniyle gazetecilik bölümü hakkında bilgi vermek istedim. Özellikle sosyal medyadan öğrenci arkadaşlarımızın sorularını ve gazetecilik ile genel özelliklerden bahsedeceğim. Ben (2017-2018 eğitim öğretim yılında) Gazi Üniversitesi’nde Gazetecilik bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. İstemediğim fakat sonradan çok ama çok sevdiğim bir bölüm oldu gazetecilik… Benim hedefim sadece iletişim alanında okumak ve bu alanlarda kendime uygun işi bulmaktı. Bir de amacım yaşadığım şehirde Ankara’da kalmak olunca sınav sürecinde elimden geldiğince sıralama yapmaya çalıştım. Çünkü biliyorsunuz yerleştirme puana göre değil sıralamaya göre yapılıyor. En çok yapılan hatalardan biri de tercih yapılırken puanı baz almak; örnek veriyorum siz 350 puan aldınız 60 bindesiniz üniversite taban puanı yahut tavan puanı 350 fakat sıralama 40 binlerde bitiyor. Bu durumda siz yazsanız bile o bölüm gelemeyecek çünkü yerleştirmeler sıralama işlemi ile yapılıyor. Sizden öndeki kişiler tercih ettiğinde kontenjan dolabilir yahut sıralamanız uyuşmayabilir. Lütfen tercih yaparken puana değil sıralamaları dikkate alın!
Üniversite seçimiyle ilgili de epey soru aldım. Arkadaşlar yaşadığınız şehirde kalmak istiyorsanız ya da örnek veriyorum Ankara’dasınız İzmir’de okumak istiyorsunuz. İzmir’deki tüm üniversiteleri araştırın. Hocalarına, eğitimine, istediğiniz bölümün ders programlarına vs. bakın. Kendinize uygun görünüyorsa yolunuza devam edin ama baktınız bir konu içinize sinmedi. Sırf o şehirde diye üniversite tercih etmeyin. Bu benim kişisel düşüncem tabii… Ben yaşadığım şehirde okumak istediğimden hangi üniversitelerde iletişim fakültesi var, önceki dönemin sıralamaları, okul video tanıtımları, orada okuyan kişilerin yazdıklarını epey araştırmıştım. Sadece okuldan emin değildim. O da çevremde Gazi Üniversitesi’ne gidip memnun olmayanlar vardı sürekli her şeyin sanki kötü gideceğini empoze etmeye çalışıyorlardı. Bu konuda ben de epey tereddüt etmiştim fakat okula başladığımda aslında hiçbir şey bana anlatılan gibi değildi. Yani demem o ki çevrenizde olumlu olumsuz üniversitenizle ilgili yorumlar duyabilir ve etkilenebilirsiniz. Bunu çok önemsemeyin, karşınıza ne çıkacak bilmiyorsunuz. Hiç sevmeyeceğinizi düşünürken çok sevebilirsiniz, arkadaş ortamınız iyidir, hocalar iyidir vs. vs. Bunları da göz önüne alın. Bir de farklı şehirde üniversite seçerken orada yaşam nasıl, ekonomik durum, ev kiraları, yurtlar nasıl onu araştırmanızı tavsiye ederim.
Gelelim en can alıcı noktaya: Gazetecilik! Herkesin gözünde şimdiden ya işsizsin ya hapistesin olarak bakılan meslek! Günümüz gazeteciliğinde medya patronları bu mesleğin içerisinden doğmadığı için (genelde iş adamları vs. ) mesleğimizde gelişme görülemiyor maalesef… Bir de gazetecilik illa okula başladınız artık her şeyi kafanıza göre yazabileceğiniz anlamına gelmiyor. Bunun aksine yazarken daha fazla sorumluluk üstleniyorsunuz. İnsanlara karşı sorumlusunuz, halkı yönlendiriyorsunuz. Yorumlarınızla olaylara farklı yaklaşıp ya gerçeği gösterebiliyorsunuz ya da tam tersi yanlış algılara sebep oluyorsunuz. Bununla ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum. Haber toplama ve yazma teknikleri dersimizde hocamız sınıfa sordu. “Yan binada diş hekimliği fakültesi var. Onunla aranızda ne gibi fark var? ” Çoğumuzun düşüncesi aynı başladık sıralamaya: onlar sayısalcı biz sözelci, onlar gece gündüz çalışıyor, biz sadece gündüz okula gelip gidiyoruz, diş hekimliğinde okuyan arkadaşlar daha çalışkan vs. Hocamız o gün bir şey söyledi ki o gün çalışma kapasitemi daha da artırma kararı aldım. “Diş hekimliğinde okuyanlar bir kişinin hayatından sorumlu ve o kadar çok çalışıyor. Hem de kendilerine güveniyorlar. Siz bir kişiye değil topluma sorumlusunuz, çalışmadığınız için de güvensizsiniz. ” Gerçekten de haklıydı. Biz gazeteciler sürekli başkalarına karşı kendimizi savunma durumunda olduğumuzdan işimizi dört dörtlük yapamayacağız gibi hissettiriliyoruz. Örnek veriyorum bir kursa gidiyorum ne okuyorsun dendiği vakit gazetecilik diyorum aldığım cevap ya iktidarın peşinde koşacaksın yani ya da hapistesin! Bu durumda da öğrencilere mesleği sorulduğunda ya da bu konuyla ilgili bir şey söylendiği zaman savunma durumunda kalıyoruz. Bir nevi bu savunma mekanizması da bizi işimize hazırlıyor. Hatta okula ilk başladığım dönemde sırf mesleğim yüzünden küçümsenmiş, alay edilmiştim o zamanlar kendime yediremiyordum ama şimdi insanların tavırlarına o kadar alıştım ki bu durum mesleğimi daha da sevmeme ve bağlanmama neden oldu. Fark ettiğim aslında insanlar mutsuz oldukları bölümlerde okuduğunda siz mutluysanız bunu elinizden almak için uğraşıyor. Siz de mutsuz olun, başarısız olun diye! Bu tarz insanlar için gerçekten üzülüyorum çünkü gerçekten bencil ve kendi içlerinde çok mutsuzlar!
Gazetecilik mesleğinde istihdam diye bir şey yok arkadaşlar! Üniversite hayatınızda kendinize bir şey katmazsanız, aktif olmazsanız bu işi yapmanız imkansız! Öyleki kendimden örnek vereyim ilk iki senede çok yol aldım fakat daha da uzun bir yolum var. Gerek kendinizi geliştireceğiniz kurslar olsun gerek staj yapma olsun bunlar size iş bulmada çok yararlı olacaktır. Tabii gazeteci olmayı çok istiyorsanız. Eğer hayal ettiğiniz masa başı iş olsun, aktif olmayım, iş bir zorunluluk gözüyle bakarsanız gazetecilik size uygun olmayabilir. Yine kendimden örnek vereceğim. Bazı dönemlerde koşturmaktan ne eve ne de sevdiklerime vakit ayırabiliyorum. Ama yaptığım işi seviyorum, çevremde önem verdiğim insanlardan destek alıyorum ve bu yolda ilerlemeyi istiyorum. Sizin bu bölümü ne kadar sevdiğiniz istediğinize bağlı her şey! Bir de geçen gün bir arkadaşım maaş sormuştu. Arkadaşlar size ilk işe girdiğinizde iki bin üç bin lira maaş vermiyorlar haklı olarak! Zaten siz staja ya da işe başladığınızda genel anlamda işi bilmiyorsunuz öğrenme sürecindesiniz. Bu işi sadece para için ya da siyasal bir partiye üye olmak için değil seviyorsanız ve gerçekten istiyorsanız gazetecilik bölümünü tercih edin! Tercih ettiniz diyelim bu işi yapmayacaksınız ki iletişim fakültesinin en sevdiğim yanı iş alanlarına ayrılabilirsiniz. Reklamcı, halkla ilişkiler, radyo tv. vc bu alanlarda iş olanakları yaratabilirsiniz kendinize… Okuması zevkli, uygulaması aktif, yorucu ama keyifli bir meslek bana göre! 🙂
Umarım aklınızdaki soruları cevaplayabilmişimdir, sohbet tadında bir yazı olmasını istediğimden maddeleme yapmadım ama genel hatlarını da isteriz derseniz o şekilde de yazı hazırlayabilirim. Aklınıza takılan, sormak istedikleriniz varsa lütfen sorun! Bloğumu beğendiyseniz “takip et” butonundan, instagram, facebook ve Google plus ile takip ederek yeni yazılarımdan haberdar olabilirsiniz. Kendinize çok iyi bakın, her şey gönlünüzce olsun 🙂
12 yorum
Her şey ne kadar da kolaylaştı; Dünya dolusu bilgi elinin altında. Ah ah! dedirtiyor bana bu zamanlar. 🙂
Yüreğinize sağlık. 🙂
Çok teşekkür ederim, bilginin ulaşılabilir olması güzel bence 🙂
Meryem’cim oldukça uzun bir zaman tv de çalıştım bende. Aslında gayet güzel anlatmışsın, bu sektörde özellikle atak olmayan ayakta kalamaz. Sormaktan, öğrenmekten, araştırmaktan ve çok çalışmaktan kaçmamak lazım. Gecesi gündüzü, hafta sonu, resmi tatilleri herşeyiyle tüm zamanını alır. Maalesef piyasa dışından da pek arkadaşın kalmaz, bir tek onlar anlayabilir o halini çünkü 🙂 Dilerim hep umduğun gibi gider, bol şans diliyorum canım 🙂
Beni anlayan birinin olduğunu görmek ne güzel 🙂 Maalesef sadece iş arkadaşları ve ailen kalıyor bu süreçte yanında, çok teşekkür ederim bu güzel yorum için 🙂
As usual interesting post! Thanks a lot)
Thanks honey 🙂
Loved looking at the photos!
Have a lovely day!
xx Kris
https://dreamingofpink.wordpress.com
Thanks baby 🙂
Gazeteciysen biraz sert ve yıkılmaz olman lazım sen yapabilicekmisin bunu tatlım. Yıpratmasınlar seniiii.
Ama ne yalan diyim bende isterdim umarim cok iyi bor yere gelirsin canm benmm öptum kocaman
İlk dönemlere göre daha kırılmazım ablacığım ve yapabileceğimi düşünüyorum. İnşallah ablacığım öpüyorum çok <3 🙂
Hayatta başarılar diliyorum canım benim.
Teşekkür ederim bitanem 🙂