Merhaba bloğuma hoş geldiniz 🙂
İş yoğunluğum ve haberleri takip etmekle birlikte araştırmalarımı yetiştirme çabalarımdan neredeyse zamanım kalmadığından burada arayı açabiliyorum o yüzden affınıza sığınarak daha düzenli şekilde paylaşımlarıma devam edeceğim ve ilk olarak okuduğum kitaplardan bahsetmek istiyorum. Tatilde dinlenmek benim için kitap okuduğum vakte denk geldi hep ve olabildiğince bu tatilde kitaplara ağırlık verdim. Özellikle tek konuda toplamadım kitapları; siyaset, tarih, ekonomi, kültür, sanat, felsefe, medya her türden kitaplara yer vermeye çalışıyorum. Böylece okuduğum kitaplar daha heyecanlı ve merak salan konular olmuş oluyor benim için 🙂 Hepsini paylaşamasam da en beğendiklerimi ve kesinlikle tavsiye ettiklerim sizlerle olacak. Bu arada sevdiğim ve önerdiğim diğer kitaplara bloğumda incelemeler bölümünden ya da arama kısmına kitap incelemeleri yazarak bulabilirsiniz. Dilerseniz hemen incelemeye başlayalım:)
Atatürk’ü en iyi tanıyan silah arkadaşı, sırdaşı İsmet İnönü… Abdi İpekçi’nin röportajı olan kitapta sadece İnönü’nün görüşlerine yer verilmiyor. Sebahattin Selek ile İnönü hakkında merak edilenler, Şevket Süreyya Aydemir ile Celal Bayar’ın Atatürk hakkında bildikleri ve görüşleri röportaj olarak işleniyor. Bu görüşler ekler kısmında detaylı olarak kanıtlara yer vererek dönemi tek tek objektif bir biçimde anlatıyor. Özellikle Kurtuluş Savaşı’nın kazandıktan sonra Lozan görüşmeleri ve siyasetteki görüş ayrılıklarına yer veriliyor. O son derece önemli ve gelişmek için çaba sarf edilen dönemle bugün karşılaştırdığımda üzülerek belirtiyorum ki inanılmaz farklar var. Atatürk’ün ileri görüşlü yapısı ve analitik düşüncesi ile Cumhuriyet karşıtı fikirlerin çarpıştığı dönemde gerek Atatürk gerekse İnönü Cumhuriyet için çalıştıklarını zor şartlar altında kazanılan Kurtuluş Savaşı sonrasında ulusal egemenliğin gerçekleşmesi gerektiğini, Türk ulusunun özgür ve bağımsız yaşaması için nasıl mücadele verdiğini bu röportajlarda bulmak mümkün… Ayrıca üzülerek belirtiyorum o dönemde dini işlerinin devlet işleriyle birlikte götürmek isteyenler bugünkü şartlarda daha kolay istediğini elde ediyor ve Atatürkçülüğü yerle bir etmek için var güçleri ile çalışıyor. Din ne zaman ki siyasete karışırsa ne zaman ordu içerisinde siyasi bir yapılanma ya da cemaat, tarikat yerleşirse devletin varlığı tehlikeye düşer. Bunun kanıtıdır işte 15 Temmuz 2016 gecesi…
Kitapta beni çok etkileyen bir kısımdan bahsedeceğim kısaca Atatürk ile İnönü kırgınlığının nedenini soruyor Sayın Abdi İpekçi ilk soruyu farklı konu ile geçiştiren İnönü bir müddet sonra farklı cümlelerle aynı soruyu soran Abdi İpekçi’ye bu sefer sert çıkarak çalışma arkadaşını gösterir ve sizin hiç fikir ayrılığınız olmuyor mu? Hep mi iyi anlaşıyorsunuz diyor ve konu orada kapanıyor. Aslında ne kadar karakterli bir duruş sergileniyor. İstemsiz olarak şimdiki ile karşılaştırıyorum. Darbe girişimi öncesini ele alalım sırf siyaset çekişmesi bir bakıyorsunuz küfür çekişmesine girmiş. Atatürk ile Kâzım Kara Bekir Paşa’nın arasında geçen Cumhuriyetin İlanı öncesinde gerçekleşen olaylara ve İsmet İnönü’n Türk ressamlarına verdiği değer anlatılıyor. Ayrıca bir de içerisinde İnönü’nün yeni ajans fotoğrafçısı ile geçen bir bölüm vardı ki kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. 🙂 Ayrıca kitapta Atatürk’ün İnönü’ye ve İnönü’nün Atatürk’e yazdığı duygu dolu mektup bulunmaktadır. Mutlaka okumalısınız.
Abdi İpekçi dönemin en iyi gazetecilerinden biridir. Aslında bu bahsettiğim kişilerle her 10 Kasım’da görüşmüş ve özellikle İnönü röportajı oldukça önem taşıyor. Tarihin en önemli röportajları arasında ve objektif olarak kaynaklar verilmiş, dönem çok iyi yansıtılmıştır. Atatürk ve İnönü’n arasında olan saygıyı tüm milletçe yaşamanın tam zamanı aslında… Bu arada Abdi İpekçi Milliyet gazetesinde başyazar ve röportajlarıyla büyük başarılara imza atmıştır. 1 Şubat 1979 yılında Mehmet Ali Ağaca tarafından öldürülmüş ve emri kimin verdiği bulunamamıştır(?). Röportaj kitabından başka birçok kitapları mevcuttur, okudukça incelemeleri gelecek 🙂
Tüm vatandaşlarımız mutlaka okumalı, çocuklarımıza daha çok Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını anlatmalıyız. Bizi ilim, bilgi, araştırmak, sorgulamak kurtaracak… Din insanın kendi içerisinde yaşaması gereken bir kutsal değerdir ve herkes inanışlara hoşgörü ile yaklaştıkça ötekileştirme son bulacaktır. Toplumda huzur ve refah artacaktır. Bu yüzden Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkarak, objektif bakış açısıyla her olayı değerlendirmeliyiz.
Yeni incelemelerde görüşmek üzere 🙂
