Azap Toprakları / Emine Işınsu

Merhaba, bloğuma hoş geldiniz 🙂

2017 yılında beni en etkileyen romanlardan biri ile sizinleyim. Emine Işınsu ile bu sene Türk Edebiyatı dersimize giren Ersin Özarslan aracılığı ile tanıştım. Roman tahlili ödevi için bu romanı vermişti bana ve okurken kurgusundan o kadar etkilendim ki yazarın diğer kitaplarını da okunacaklar listeme ekledim. Emine Işınsu, Halide Nusret Zorlutuna’nın kızıdır. Milliyetçi ülkücü bakış açısıyla eserlerini yazmıştır. Şiir kitabı olmakla birlikte çalışma hayatında daha çok romanları ve oyunlarıyla tanınır.  Ankara’da Töre adında bir dergi çıkarmıştır. Dergi editörlüğü yapmış, birçok dalda ödül almış başarılı bir yazardır. Ayrıca çoğu eserinde Batı Trakya’da yaşayan Türklere karşı yapılan işkenceler üzerinde durur.

  Azap Toprakları romanının konusu: Eser 1969’da Batı Trakya’da yaşayan Türklere karşı yapılan zülmü anlatan bir eserdir ve ne yazık ki yazılanları araştırdığımızda, tarih sayfalarını karıştırdığımızda bu işkencelerin gerçek olduğunu görüyoruz. Dönemin siyasi ve sosyal koşullarını Avrupa Birliği bile değiştiremediğinin üzerinde duruluyor eserde… Arsasını satmak istemeyen Mahmut Ağa’nın kızı Yunan karakoluna itiraza gider ve orada Yunan askerleri tarafından tecavüz edilir, işkence görür. Mahmut Ağa kızını karakoldan alır fakat kızının haline o kadar üzülür ki bu kadar işkence karşısında ölmesini diler. Muhsine ağır işkenceler karşısında kısa süre sonra ölür. Tüm köy halkı perişan olur. Mahmut Ağa, Yunan karakolunda teğmeni Niko’yu öldürür. Mahmut Ağa’da kısa süre sonra öldürülür. Yunanlıların korkusu Niko’nun ölümünün diğer Türk köylerinin duyması ve tekrar birliğin sağlanmasıdır. Birlik sağlanırsa kendileri hüküm süremeyeceklerdir; Kurtuluş Mücadelesindeki yenilgilerini tekrar yaşamalarından korkarlar. Korktukça eziyetlerini artırırlar.  Camii’nin hemen karşısına kilise yaptırırlar köy halkının tamamının Müslüman olmasına rağmen… Ölen Niko teğmen camiilere ayakkabılarla girer, dini duygulara saygıları yoktur. Türk kelimesini yasaklarlar, halka aslında Türk olmadıklarını Grek soyundan geldiklerini, Yunanlıların halkı sevdiğini(!) söylerler ve işkenceler artırarak devam ettirilir. Köylünün dilini değiştirmeye çalışırlar, Türkçe yasaklanır. Türkiye’de laikliğin ilan edildiği, Türklerin dinsizleştiğini söylenir. Köylünün sözünü dinlediği Bekir vardır, bu delikanlı gözü kara ve Türklerin birlik olup eskisi gibi huzurla yaşamaları için çalışır. Yunanlılar tarafından ajan sanılır ve dikkatli davranırlar. Olay örgüsü karışık ve bağlantılı olduğundan dolayı her detayı yazamadım. Genel olarak Türklerin nasıl asimile edilmeye çalışıldığı ve bundaki asıl etmenin korku olduğunu çok açık bir şekilde görüyoruz eserde…

Tarihe yolculuk niteliği taşıyan bir eser, konuşma dilinden faydalanılmış bu da anlatıma canlılık katmıştır. Günümüzde Türklere karşı uygulanan politikaları da eserde görmek mümkün… Düşmanın kültürünü, bilgisini de almak gerektiğini ona uygun şekilde yaklaşılması üzerinde de durulmuştur. Roman ödev niteliğinden ziyade beni güçlendiren bir eser oldu. Mutlaka okumanızı öneririm.

Yayınevi: Bilge Kültür Sanat

Sayfa Sayısı: 246

Türü: Roman

Fiyatı: 11,20  TL  (İdefix fiyatı)

                Sizin sevdiğiniz tarihi romanlar neler? Benimle yorum olarak paylaşın lütfen! Bloğumu beğendiyseniz abone olabilir; instagram,  facebook,  Google plus ve pinterest üzerinden takip ederek yeni yazılarımdan haberdar olabilirsiniz. Hoşçakaalıın 🙂