Herkese merhabalar 🙂
Benim için çok özel ve güzel bir günümü anlatacağım bir post ile sizlerle birlikteyim. Başarılı haber spikeri Cem Öğretir’in seminerinden etkilenmeyen kalmadı diyebilirim. Bir insan bu kadar mı samimi içten olabilir dedirtti. Bu tür seminerlere katılmayı çok seviyorum. İlk girdiğiniz anla çıktığınız an arasında o kadar fark oluyor ki bunu yaşıyorsunuz.Şimdi hemen detaylara geçelim.
Semineri hazırlayan Rodos grup’a bu mükemmel etkinliği düzenlediklerinden dolayı çok teşekkür ederim. Organizasyon çok başarılıydı ve çalışanlar oldukça iyi bir iletişim kurdular, hiçbir sorun yaşamadık. Etkinlik Ankara Meb Şura Salonunda gerçekleşti. Etkinlik sonunda Etkili iletişim, beden dili, diksiyon olmak üzere üç adet Cem Öğretir imzalı sertifika veriliyor. Ben bir saat erken gitmeme rağmen salonun yarısı dolmuştu diyebilirim. Her meslekten ve farklı şehirlerden gelen dinleyiciler vardı sadece iletişim fakültelerinden değil. (insan olduğumuz için ki hepimiz iletişimciyiz aslında ) İçeri girmeden okumanız için mesleki broşürler, not defterleri ve tahtadan yapılmış bir kalem verdiler. Bu kalem bana ilkokul yıllarımı anımsatıp gülümsetti. Okuldan yakın arkadaşlarımla gittiğim için seminer başlayana kadar bolca selfie çekip, snap ekledik, sohbetler edildi ve seminer başladı.
Genel olarak yapılan kendini tanıtma kısmı çok başarılıydı. Biz sahneye gelindiğinde “merhaba ben cem öğretir atv ana haber spikeri” diye bir başlangıç beklerken ” Haberin merkezi, atv ana haber merkezinden, iyi akşamlar” diye girişi çok başarılıydı. Her gün haberlere başlamadan söylediği söz belki ama içten gelerek ve sesini kontrol ederek söylediği için etkilendik aslında.. Eşi Seda Öğretir’le yaşadığı olayları anlatması ara ara daha da heyecanı artırdı. Özellikle evlenme teklifi olayında herkes pür dikkat dinlerken eşine ilk söylediği sözü bize söylemedi tabii 😀 Kızlarına, ailelerine söylememeleri kendilerine özel alanlar yaratması ise ilk anki heyecanlarını devam etmesini sağlayan etken olarak gördüklerini söylüyor Cem Öğretir…
Şimdi işlenen bazı önemli konulara değinmek istiyorum. İdeal düşünce dayatması.. Belki her gün karşılaştığımız şey aslında, bir düşünceyi kitleye benimsetmeye çalışmak bu baskı yoluyla da olabildiği gibi iyi gösterip aslında faklı bir şeyi benimsetmek gibi…. Örneğin kapitalist sistemin “özgürlük” adı altında “kölelik” getirdiği gibi..
Olmak ya da olmamak… Ne kadar farklı algılanması olası cümle değil mi? Fakat biz iletişim konusunda ele alacağız. Örneğin; ben her konuda kendimi ifade ederim tamam oldum başka hiçbir şeye ihtiyacım yok demek olmak kavramına giriyor. Fakat olmamak ise kendini geliştirmek için açık kapı bırakıyor. Olmak bencillik kategorisine girerken olmamak bir taraftan gelişirken alçakgönülülüğü temsil ediyor. Ne kadar ihtiyaç duyduğumuz konulardan biri aslında, ben anlattım o anlamadı derken bir kez daha düşünün. 🙂
Nezaket, samimiyet, varlığa ve fiziki psikolojik özel alanlara saygı… Üç unsuru hayatımızda içselleştirdiğimizde ne kadar sağlıklı bir iletişim gerçekleştirdiğinizi göreceksiniz. Hem aile içerisinde hem iş, arkadaş çevrenizde ne kadar etkili olduğunu göreceksiniz. Son üç dört yılda elimden geldiğince hiçbir kimseye yüksekten bakmamaya ve daima alçakgönüllü olmayı ilke haline getirmeye çalışıyorum. Ne kadar başarılı oldum bilemiyorum ama farklı boyutları algılamam konusunda en büyük yardımcılarımdan oldu. Karşı tarafla iletişim kurarken farkederseniz samimiyetsiz insanlardan daha uzak olmaya çalışırız ve saygı duymadığını farkettiğimizde ne konuda olursa olsun uzaklaşmak istersiniz. (düşünsenize aşk hayatınıza birinin karışıp sizden birisi aslında şöyle böyle demesi ve etkilemeye çalışması ne kadarda saygısızca ve dar görüş içeren bir yaklaşım olur ve tabiiki böyle birini de olduğunca hayatınıza dahil etmek istemeyeceksiniz.)
Kodlar birbirimizi anlamak için kullandığımız simgeler, sesler olarak aktarmak doğru olacaktır. Bir bebeğin acıktığında ağlaması, düşüncelerimizi ifade ederken sözcükler kullanmamız… Seminerde çok doğru bir noktaya değinildi, küçükken tüm dertlerimizi anlatırken büyüdükçe kavramlarımız geliştikçe kendimizi anlatamamamız… Kendimize kendimizin engel olması ya da çevremizdekilerin sen böylesin anlayışını kendimiz sanmamız… Çocuklar ilk doğduğu anda “aaa” diye ağlaması aslında ve ilk temas ettiği kişinin Anne olması ve anneyle bütünleşmesi aslında o da bir kodlamadır. Bebeğin anneye ihtiyacı.. İşte bundan dolayıdır ki kadınlar geri planda tutulmamalı her konuda eğitmeli kendini çünkü anne neyse bebek de o oluyor. Anne ne yerse ne giyerse nasıl eğitir şekillendirirse o şekilde olacak . Sizden bir tane daha olacak ve en iyi şekilde yetiştirilmeyi hakediyorlar. Kadınlara yazıyorum özellikle bu kısmı eğitin kendinizi, elmas gibi olun ki hem değerli hem de şekillendirmesi zor olun… Şekillendirmesi zor derken düşüncelerinizi başkalarının deyimleriyle değil; aklınız, bilginizle, sevginizle olsun…
Bu arada her iki cinse de çok güzel öneriler verildi. Kadın kulağıyla, erkek gözüyle… Nasıl mı ? Kadın duyduğu şeylerle hüküm verir ve karşısındakinin anlatmasını, her şeyini açıklamasını ister. Erkek ise görmek ister mesela “akşam gelirken yoğurt al” deseniz eve bir kilo portakalla gelir ve portakal istedin diye diretir. Eminim herkes gülümsüyor 😀 Kadınlara öneri ise erkeklerin canı sıkılıp kendi içine kapanıyorsa fazla zorlamayın, soru sormayın. Kendi içerisindeki sorunu çözdüğünde size dönecektir. (Ben de hâlâ bu konuda ilerleyemedim kabul 😀 ) Erkeklere öneri ise kadınları dinleyin. Dinleyin derken gerçekten dinleyin, geçiştirmeyin. (Sevgilime selamlar 😀 )
Seminere ara verildiğinde fotoğraf çekme aşkı ve sahnede olmak nasıl bir duygu diye merakla koşuşturduğumda Cem Öğretir’in asistanı ismimi sormuş ve ben âdeta bilgiç bir tavırla “sahnede olmak da ne var, zevkli ama faklı bir şeymiş” gibi nidalar atarken arkadaşıma, eğitimin arasında çağırılmam şok etkisi yarattı ben de… Kendimi yaramaz bir çocuk gibi hissediyordum sahneye çıkarken kabul 😀 İşte o andan muhabir arkadaşlarımın kareleri…
Tüm fotoğrafları ekleyesim vardı o yüzden çok fotoğraf ekledim bu bölüme 😀 Etkinlikte sizde söz sahibisiniz fakat bu soru sormak gibi değil bire bir eğitimi uyguluyorsunuz. İş görüşmesine gittiğinizde ya da arkadaşınızla el sıkışacağınız zaman nelere dikkat edeceğiniz mizahi ve uygulanabilir şekilde ele alındı. İş görüşmenizde özellikle elinizi uzunca uzatmak ve araya gereğince mesafe koymak karşıdaki insana hakaret anlamı içeriyor ve konuşmayı kısa kesmek anlamına geliyor. Doğrusu kolu kırıp rahat bırakmak ve karşı taraf kendinize geldiğinde “dur” demek içinse eli hafifçe sıkmak yeterli oluyor. Patron eleman ilişkisinde ise patron elini yukarıdan ve personel elini aşağıdan sıkıyor “dur” mesajını vermek içinse bir parmağını bileğe getirmek yetiyor. Her şeyden önce rahat olmanız ve kendinize güvenmeniz gerekiyor. İletişimi başlatan aslında bir el sıkışma olduğunu ve bunu karşı taraftan beklemeden sizde başlatabilirsiniz. Kadınlar eğer el sıkışmada çekinirse inanışı dolayısıyla elini kaçırmak yerine hafifce göğüse götürüp karşılık verebilir. Bu selamı aldığı anlamına geliyor diğeri ise yine hakaret boyutuna giriyor.
Daha sonra ise doğru nefes teknikleri, tekerlemeler söyledik ve Cem öğretir’in gitar ile ritim tutup tekerlemelerine eşlik etmemizle devam etti. İnanın düne kadar bu kadar oksijen aldığımı farketmemiştim. Fazla oksijenden beynimiz yandı 😀 Son olarak selfie çekip sohbet ettikten sonra etkinlik sona erdi.
Benim için harika bir gündü. Spikerlik alanında, habercilik alanında çok iyi bir eğitim fırsatıydı. Uygulamalı olması ise ayrı bir güzeldi tabii… Sahneye ilk çıktığımdaki artistlik hareketlerden sahneye sonradan çıktığımdaki arasında ise dağlar kadar fark vardı. Adeta büyüleniyorsunuz ve iyi ki yine büyük konuştum diyerek oturdum. Benim kendimle bir oyunum var kısaca bahsedeyim. İstediğim bir şey hakkında büyük konuşmak ve heyecanla büyük konuştuğumu yaşamak çok eğlenceli geliyor. Tavsiye ederim, minik bir kız çocuğu gibi hissediyorum kendimi öyle zamanlarda.. 😀
Aralarda ve sonraları çekindiğimiz fotoğraflar ile bitireyim .
Buraya kadar okuysanız öncelikle tebrik ediyorum sizi vee çoook teşekkür ediyorum. Sizi seviyorum. 🙂
2 yorum
Güzel kızım benim seninle gurur duyuyorum. Sen de çağrıda bu sene şeytanın bacağını kırdınız ve hakettiğiniz yerlere geldiniz. Artık Allahım size yürü ya kulum dedi. Çünkü başarılarınızı gördükçe yaptığınız tercihlerin ne kadar isabetli olduğunu görüyor ve sizleri gönülden destekliyorum.
Canım kızım medyanın prensesi oldun Allah seni daha güzel ve iyi yerlerde çalışmayı nasip etsin sevgilerimle güzel kızım benim.
Canımmmm annemmm benimmm yorumunu gördüğümde nasıl mutlu oldummm çoook teşekkür ederimm 🙂 Duaların, iyi dileklerin, desteklerin her zaman bizi daha da güçlendirdi iyi ki varsın güzel annemmm benimmm 🙂 Mutlu olmayı, gururlanmayı gerçekten çoook çook hakediyorsun güzel annem benimm 🙂 Çok öpüyorum çok seviyorum seni canımm annemmm benimmmm 🙂