Merhabalar 🙂
İsmail Küçükkaya’nın Korkma kitabını bir günde soluksuz bir şekilde bitirdim. Bunda sabahları 07.00 de fox’ta çalar saat haber programını seven, o saatte izleyemesem de tekrarlarını takip eden biri olarak, anlattıklarını kolay özümsememe sebep olarak görüyorum. Gazetecilik mesleğinin çaylağı olarak artık daha çok gazetecilerin anılarına, belgesellerine yönelmeye başladım. Ankara’da olmamın gerektirdiği ve bu işin içerisinde yer almak istediğimden siyasi yaşanmışlıkları daha iyi analiz etme çabası içersine girdim. Bunun için de ilk olarak sevdiğim kişilerin kitapları ile yoluma devam etmk istedim.
Korkma kitabına metroda okula giderken başladım. Ankara’da üst üste bombaların patladığı, korkuyla gezdiğimiz dönemde, daha çok birbirimizle dayanışma içerisinde olan dönemde. İnsanların selam veren bakışları ve öldüresiye atılan bakışlarla karşılaştığımda aslında bu işin daha da zor olduğunu anladım. Kırmaya hazırız milletçe ne de olsa..
İsmail Küçükkaya Akp’yi ve muhalefeti kendi bakış açısı ile değerlendirmiş ve çoğu konularda da haklı bulduğumu söylemeliyim. Sadece iktidar ile kalmamış eser muhalefetin eksikliğini de çok iyi ele almış. Özellikle Chp’ci İsmail Küçükkaya diyen arkadaşlarımız ricam bu eseri okumanız. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalım. Her mesleğin zorlukları olduğu gibi gazeteciliğin de zor yanlarına değinilmiş. Fakat gazeteciliğin bir tutku işi olduğu, araştırma ve belli bir mesafede kalmadıkça gerçek anlamda gazeteciyim demenin anlamı olmadığını çok iyi anlatılmış. Ayrıca ilk sabah programını yaptığında ( en son Akşam gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni idi) Fatih Portakal’ı taklit ettiği söylendi. Olayı anlatırken ben hiç Fatih Portakal’ı izlemedim bu yorumları okuyunca kayıtları aldım izledim ve Nazlı Çelik’e Fatih beni taklit ediyor dedim. Olay bundan sonra gelişti ve kendimi aşma kararı aldım diyor sevgili İsmail Küçükkaya.. Olaylar ekrandan ya da uzaktan öyle kolay görünüyor ki anlaşılmazlığı önlemek için her konuda iletişime açık olmak da yarar var. Yoksa gereksiz tartışmlar kaçınılmaz olur ve kalpler kırılır. O yüzden anlayışı, sempatiyi olabildiğince hayata dahil etmek de yarar var. Biliyorum ki kimse kimsenin kalbini kırmak istemez çünkü herkes tek ve herkesin sevdiği, ailesi var; onları, kendimizi üzmek istemeyiz. Konuyu yine farklı boyuta getirdim farkındayım 😀
Gazetecilik mesleğiyle ilgili önemli noktaları not etmeyi tabii ki unutmadım. İsmail Küçükkaya’nın mesleğine nasıl başladığı (Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunu), ne zaman ve nerede çalışmaya başladığı, kaşılaştığı sorunlar ve haklarını araması çok akıcı bir dil ile anlatılmış. Özellikle dönemin iktidar yapısını analiz etmek için iyi bir rehber. Özetle; Siyasi ve biyografi kitapları seviyorsanız ve gündemi takip ediyorsanız okumanız gereken bir eser. Ayrıca İsmail Küçükkaya’nın eğitim seminerinde değindiklerini okumak isterseniz BURAYA ! tıklayabilirsiniz.
Yeni yazılarda görüşmek üzere ! 🙂