Herkese merhabalar 🙂
Bu yazı oldukça gecikti farkındayım tarih arasında yaklaşık bir ay olsa da oyunun yazısını es geçmek istemedim. Çünkü oldukça özel bir gösteriydi bizim için ve daha fazla beklemeden fotoğrafları derleyip geldim.
Gösteri 2015 yılının son haftası olduğundan yepyeni kararlar almamıza neden oldu. Önceden şunu belirtmeliyim. Gösteri anında fotoğraf, video çekmek yasak olduğundan gösteri anından fotoğraf yok. Ki bu konuda da haklı olduklarını düşünüyorum. Çünkü emek verilmiş, bilgi toplanmış ve en iyi şekilde izleyicilerinin karşısındaydı Sunay Akın…
Gösteri akşam saatlerinde olduğu için sevgilimle erkenden buluşup vakit geçirdik, yeni kararlar aldık. Final haftasına girmeden en güzel günümü yaşattı canım sevgilim ve oradan heyecanla Ankara DT, Küçük Tiyatronun yolunu tuttuk. Havanın inanılmaz soğuk oluşuna aldırmadık, canım ülkeminden gündemini eleştirirken üşümüyorsunuz mâlum…
Bir bilet krizi yaşadıktan sonra neyseki yerlerimizi bulduk ve gösteri başladı. Fark ediyorum her gösteriye gittiğimde sanatçılar ya da eğitmenler kendilerini, seslerini kontrol ettiği için gösteriye başlama şekilleri oldukça etkileyici oluyor. Benim hayal ettiğimden çok farklı oluyor ve hep aklıma hayatımın kitabı olan martı jonathan livingston geliyor. ( İncelemesi için tık tık ! )
Gündem analizleri, eleştirilerin inceliği, her gün karşılaştığımız fakat göremediğimiz, araştırmadığımız onca detayları sevgili Sunay Akın gözler önüne serdi. Anlatımı, kaynakları, hikayeleri inanılmaz etkileyiciydi. Politikacıların aslında her şeyi mahvettiği, gazetecilerin halkı bilinçlendirmek için yaptıkları mücadeleleri, en önemli konulardan yani müzeler üzerinde duruldu. Bunlar konuşulurken birbiri ardına o cümleler nasıl sıralandı diye düşündük çıkışta… Sonuç işini bu kadar severek, aşkla, tutkuyla ve hâlâ oyun oynayabiliyorsan başarılısın demektir. Sunay Akın’ı az çok tanıyorsanız oyuncak müzesini biliyorsunuzdur. Oyuncak müzeleri ile ilgili detayları o kadar etkili bir şekilde ele alındı ki içimizde olan duyguları, eskiden yaptığımız başarıları görmemizi sağladı.
Çıkardığım sonuçları, gazetecilik hikayelerini biraz bencillik yapıp kendime saklayacağım. Fakat belki bir gün bunları ben sizlere anlatırım kim bilir. Birlikte oynarız oyunlarımızı, Alzheimer’dan kaçmak isteyen insanlarımız daha çoğunlukta olacak kimbilir… Dileklerimiz bitmedi, bitmeyecek..
Sizlere tavsiyem şudur: Ne yapıyorsanız yapın, yoğun olsanız da, final haftanız olsa da sevdiğiniz sanatçılarla ya da eğitmenlerle buluşma, gösteri, imza günü varsa gidin efendim. O işler elbet bitecek, o sınavlar elbet bitecek… Stresle, gündemden uzak, gülmekten uzak bir şekilde yaşamayalım hayatımızı… Hayatın değerlerini bizlere gösterdikleri için iyi ki varlar böyle kıymetli sanatçılarımız.. O yüzden burada sadece makyaj, bakım, yok; kültür, sanat, eğitim, gerçek hayattan olaylar aktarmaya çalışıyorum elimden geldiğince…Kültürsüz, bilinçsiz bir topluma her şeyi yaptırabilirsiniz. Ama düşünen, sorgulayan, adaletin peşinde, yeniliği, güzelliği arayan toplumlar işte onlar gerçek özgürlüğe kavuşacaklardır. Bunları yaparken de sevdiklerinizin elinden tutun. Sevdiklerinizle vakit geçirmek, onların stresini biraz olsun azaltmak öyle güzel bir duygu ki hepimiz bu güzel duyguları yaşayalım. Bunları yapmak içinse bahane üretmeden, ertelemeden faaliyete geçmek önemli…Kendinize ve sevdiklerinize güzel vakitler yaratın ki şu koşturmalı hayatta nefes alabilin.
Yeni yazılarda görüşmek üzere… 🙂